Aylin Zaptçıoğlu – Hayvanat Bahçesinin Son Günü (2019)

Geceleri ucuz müzik ile dans edip sabahları şehirdeki genç sanatçılar ile röportajlar yapıyorum. Onların üretimlerini inceliyor ve fikirlerinin altında yatanı öğrenmeye çalışıyorum. Gece ise ironinin kollarına kendimi bırakırken ayaklarımı yere vura vura dans ediyorum. Böyle bir dönemin içinden geçerken anlamadığım konulardan biri de benden geçenler. Kötü hoparlör altında, patlayan tizlere buruk bir kıvrımla eşlik ederken, gözümde Hayvanat Bahçesinin Son Günü canlanıyor.
Özellikle böyle gecelerde aklıma bir soru geliyor, başka bir evrende Aylin Zaptçıoğlu tarafından çizilen bir figür olabilir miyim? Kalabalıkta nereye bakacağımı hiçbir zaman bilmem ve bu bilinmezliğin getirdiği özgürlüğü sonuna kadar kullanıp gözlerimi bol bol gezdiririm. Gözlerimle gezdiğimde, her insanın ayrı bir manzara olduğunu fark etmem de çok uzun sürmez. Bazen birbirine çok benzeyen ama apayrı çizgileri olan bir sürü görüntü…
Tüm bu karmaşa, Aylin Zaptçıoğlu’nun elinden çıkmış gibi geliyor; insanlar ve içlerinde taşıdıkları hayvanlar hep birlikte dans ediyor. Belirli bir düzene uymaya çalışırken farkında olmadan iç içe geçiyorlar, kendileriyle. Hayvanat Bahçesinin Son Günü’nü inceleyin ve gördüklerinizi not alın. Her bakışınızda hiç görmediğiniz detaylarla karşılaşacaksınız. Bu resim; fütürist, anarşist, realist ya da her ne derseniz deyin içerisinde tüm kavramlara yer veren kocaman bir detay.
Resimdeki figürlere yaklaştıkça çoğunun genç olduğunu fark edeceksiniz. Bir köşede dans edenler, yangınlara rağmen öpüşenler, hayvanlara sarılanlar ve ortalığı kasıp kavuranlar… Resimdeki her bir figür hiç öyle görünmese bile çok şey söylüyor. Öğrenciler, uyuyanlar ve uyaranlar. Dikkatle incelediğinizde bu görüntünün size tanıdık geldiğini fark edeceksiniz. Biraz düşündüğünüz zaman size kocaman bir neslin özetinin sunulduğunu anlayacaksınız, Zaptçıoğlu bunu planlamadıysa bile. Burada söylemek istediğimi anlamak için genç olmaya, gençler ile çalışmaya gerek yok. Görmeniz, anlamanızı sağlayacak.
Eşit miyiz? Eşitsek neredeyiz? Buraya Zaptçıoğlu tarafından da öne çıkarılan bazı kelimeleri bırakacağım. Bu kelimeler üzerine düşünmeli ve sonra farkına varmalıyız. İşte kelimelerimiz; hiyerarşi, türcülük, tutsak, doğa, ilişki, eylem. Bu kelimelerin başrolü aldığı sorgulamalarımız olmalı. Hayvanlar ve insanlar arasında yaratılmaya çalışan hiyerarşi de neyin nesi? Özgür olan kim? Özgür olamayan kim ve nedeni ne? Türcülüğün, cinsiyet ile ilgisi var mı? İnsan ve doğa arasında ilişki neden sürdürülebilir değil?
Artık ne yapıp edip başlamamız gereken bir noktadayız. Yazıyı, yanıtlarınızı çok merak ettiğim bir soruyla bitireceğim.
Hayvanat Bahçesinin Son Günü’nde gerçek tutsak kim?