Manifesto

Dünyanın birçok noktasında 3. nesil kahveciler bir şey anlatmaya çalışıyor. Daha az tüketim, daha az plastik, daha adil çalışma ortamı, daha adil hak yönetimi ve daha nitelikli, özgür, esnek alanlar… Bu yüzden de daha çevreci, politik ve dertliler. Mekalarında sadece bardağa kahve doldurmaya ve müşteriyi memnun etmeye odaklanmıyorlar. Sömürüyle tanışan ve daha ideal bir alan yaratmaya çalışan 30-35 yaş ve üstü genç-orta yaş işletmeciler; yeni jenerasyonlar ile üretiyor, öğreniyor, deneyimliyor ve en önemlisi bunu kendileri istiyor. 

Hiyerarşinin reddedildiği, söz ve emeğin birlikte yürüdüğü ve kültür-sanat çalışmalarının öne çıktığı bu mekanların gerçek özneleri, baristalar -yani gençler-. Barista Culture, bu noktada devreye giriyor ve gençlerin gizli özne olmaktan sıyrılarak ana öznelere dönüştüğü kahvecileri didik didik ediyor Özellikle kültür – sanatın içinde bulunan ve kendisini özgürce ifade edebileceği, kimliğini gizlemeyeceği ve gerek sansür gerekse de otosansüre maruz kalmadan çalışabileceği yerleri inşa etmeye çalışan baristalara odaklanıyor. 

Farkındasınız ya da değilsiniz; her geçen gün hakları kısıtlanan, tehdit olarak görülen, yaşam standartları gün geçtikçe daraltılan öznelerin başında gençler geliyor. Özellikle 18-35 yaş arası gençler, bundan 10 yıl önce okuyabilmek için yarı zamanlı çalışırken, günümüzde hayatta kalmak, sadece temel giderlerini ödeyebilmek ve işe yaramayacağına emin oldukları diplomaya ulaşmak için gençliklerini tam zamanlı feda ediyorlar. 

O veya bu nedenle bir şekilde hizmet sektörüne dahil olan, kendisini burada ifade etmeyi başaran ve hayatına yeni bir yön kazandıran genç baristaların farkında bile olmadan yarattığı kültürü #baristaculture inceliyor. Dünyada önemli bir alanı işgal eden gençlerin kendi düzenlerini oluşturmasına ve korumasına eşlik ederken, duyurulması gerekenlere odaklanıyor ve bir megafon görevi görüyoruz. 

Almanya’da başlayan ve zaman içerisinde Hollanda, Belçika, Danimarka gibi ülkelere yayılan #baristaculture şimdi köklerine dönüyor ve Eskişehir’de kendini var etmeye çalışıyor. Yerimiz, sınırımız, coğrafyamız, dilimiz fark etmeksizin temel gereksinimlerimiz aynı yere çıkıyor; güven, samimiyet ve hayatta kalma çabası. 

Unutmadan eklemek lazım, baristaculture inanılmaz iyi latte art yapanlarla, SCA şampiyonlarıyla, diplomalarla, sertifikalarla ilgilenmiyor. Kültür-sanatın içinde yer alan, üreten ve ortak dertlerimizin olduğu genç baristalara ulaşmayı hedefliyoruz. Asıl amacımız derdimizin ortak olduğunun altını çizmek ve bunu yaparken güvenli bir alan oluşturmak. Hangi alanda olursa olsun siyasetten, ekonomiden, sosyokültürel etkenlerden uzak nötr bir dil benimseyecek ve her zaman gençlerin yanında olmaya çalışacağız. 

İstihdam kodunuzla değil, doğrudan sizinle ilgileniyoruz. 

#baristaculture